Bu Blogu Takip Et

Sayfalar

Translate

9 Haziran 2010 Çarşamba

Reiki, Biyo Enerji, Çigong, Şamanik Şifa Çemberi

Reiki, Biyo Enerji, Çigong, Şamanik Şifa Çemberi



"Yalnızca bugünlük endişelenme. Yalnızca bugünlük öfkelenme. Anne-babana, öğretmenlerine ve büyüklerine saygı göster. Geçimini dürüst yollardan sağla. Her canlıya minnet duy."

Bu prensipler, Uzakdoğu'nun kökeni binlerce yıl ön-cesine dayanan, kendini ve başkalarını elle iyileştirme tekniği reiki'nin. Reiki, iç enerji sistemimizi dengeleyerek, temizleyip yenileyerek, mutlu ve sağlıklı insanlar olmamızı sağlayan bir şifa yöntemi. Reiki eğitimini Japonya'da almış olan reiki-master Petek Kitamura, aslen Japonca bir sözcük olan reiki'nin evrensel yaşam enerjisi anlamına geldiğini söylüyor. Reiki'den sonraki şifa verme aşamalarının da eğitimini almış olan Petek Kitamura, kolayca öğrenilebilen ve uygulanan reiki'nin, kişiyi hem ruhsal, hem bedensel, hem de zihinsel olarak arındırdığım, hatta hastalıklardan kurtararak tamamen sağlıklı hale getirdiğini belirtiyor.

Kitamura'dan

Petek Kitamura' nin yıllara dayanan deneyim imbiğinden süzdüğü cümlelere kulak verelim:
"Hastalık, sürecin en son aşamasıdır. Fiziksel anlamda bir hastalığın ortaya çıkması, çok daha önce bedenin enerji akışında meydana gelen tıkanmaların sonucudur. İstisnasız tüm hastalıklar, fiziksel ve ruhsal düzeydeki sıkıntıların vücuttaki yansımalarıdır. Batı tıbbının ilgilendiği alan, işte o son nokta; hastalığın ortaya çıktığı o dar alandır. Reiki ise rahatsızlıkların kökenine iner. Reiki'nin de içinde bulunduğu tamamlayıcı tıp tekniklerinin tümü, bütünsel iyileştirmeye yöneliktir. Sadece hastalık ortaya çıktıktan sonrasıyla ve hastalığın ortaya çıktığı bölgeyle değil, insan varlığının tümüyle ilgilenir. insanın ellerinde enerji akışına aracılık eden kanal çıkışları vardır. Reiki, bunları kullanır. Tarihte Buda gibi. İsa gibi, Muhammed gibi pek çok mistik insan elleriyle şifa vermişlerdir. Hatta ölüyü dirilttiklerine dair söylenceler vardır."

Fiziksel bir gerçek

Reiki, bir din değil. Temelde çok basit bir fiziksel gerçeğe dayanıyor. Reiki'ye göre canlı ya da cansız evrendeki tüm varlıklar aynı zamanda birer enerjiler. Reiki bu enerjilerin, evrenin pozitif yaşam enerjisiyle olan ilişkisini tekrar sağlıklı bir şekilde kurmalarım sağlıyor.

Reiki'yle bu enerjiye kanal olmayı öğreniyoruz. Reiki'nin diğer yararları şunlar: Kendinizi ve başkalarım bedensel, zihinsel ve duygusal açıdan iyileştirmek; kişisel olgunluğu, acıma duygusunu ve bilgeliği geliştirmek; hayvanları ve bitkileri iyileştirmek; işyerinde ya da evdeki ilişkilerle ilgili sorunları halletmek; savaş ve doğal afetler gibi dünya sorunlarına ya da suç, işsizlik ve yoksulluk gibi yerel sorunlara iyileştirici enerji göndermek; yeni bir iş, yeni bir ev, araba ya da başka bir şeye sahip olmak; belirli bir soruna çözüm bulmak; sınava girmek, bir görüşmeye katılmak ya da topluluk önünde bir konuşma yapmak gibi stresli durumlar öncesinde kendini sakinleştirmek, her zaman hayır duası almış, yol gösterilmiş olmak ve korunmak."

Enerji kanallarınızı pozitif enerjiye açın


Klasik reiki'nin üç aşaması var. Reiki l, 2 ve 3. İlk aşamada enerjiniz reiki tekniği için uyumlu hale getiriliyor. Bu aşamada reiki master, enerji kanallarınızı açıyor ve sevgi dolu evrensel enerjinin bedeninizden rahatça akarak parmak uçları-nizdan çıkmasını sağlıyor. Bu aşamada ellerinizi kullanarak kendi kendinize şifa vermeyi öğreniyorsunuz. Reiki 2'de, evrensel sembolleri kullanarak başkalarına reiki yapmaya başlıyorsunuz. Reiki 3 aşamasında siz de bir reiki master oluyor. Şifanın yanı sıra reiki eğitimi de verebilecek duruma geliyorsunuz. Dünyaya gelen yeni enerji dalgaları, reikinin diğer aşamalarının da açılmasını sağlamış. Petek Kitamura, klasik reiki'nin yanı sıra Kundalini Reiki, Karuna Reiki ve Seichim Reiki ile reiki aşamalarının sekize yükseldiğim ve önümüzdeki yıllarda insanlığa daha ileri şifa yöntemlerinin de öğretileceğim söylüyor.

Biyoenerji

Vücudumuzda devamlı bir titreşim ve düşük voltajlı elektromanyetik bir akım bulunduğu, bilim tarafından kanıtlanmış durumda. Bilim insan organizmasının evrendeki gibi bir enerji alanına sahip bulunduğunu da doğruluyor. Doğal enerji anlamına gelen bu biyoenerji akışı, insanla da sınırlı değil. Bu akım canlı cansız tüm varlıklarda bulunuyor. 27 yıldır insanlara biyoenerji veren ve bu konuda araştırmalar yapan biyoenerjist Kemal Haluk Cebe, sağlıklı bir vücutta negatif enerji barınmayacağını söylüyor.

Biyoenerji şu hastalıklara iyi geliyor: İkinci derecede yanıklar, burkulmalar, adale ağrıları, dizanteri, ishal, mide ağrıları, ateş, boğaz iltihapları, öksürükler, diş ağrıları gibi basit fiziksel rahatsızlıklar; şiddetli hastalıklar, tüberküloz, hipertansiyon, kalp sorunu, hepatit, miyom, kist, sara ve eklem rahatsızlıkları; duygusal ve akli rahatsızlıklar, stres, tansiyon, anksiyete, depresyon, fobiler, paranoya, şizofreni ve bunlara bağlı hastalıklar.

EMF

Çağlar ilerledikçe enerjiler ve enerji dengeleme yöntemleri de çeşitleniyor. Elektromanyetik Alan Dengeleme Tekniği de (EMF), bunlardan biri. Teknik insanın, "enerji anatomisi" denilen bedeninin etrafındaki enerjetik bir ağ olan "evrensel uyum kafesi" ya da diğer adıyla "kozmik kafes"le sürekli ve güçlü bir bağ kurulmasını sağlıyor. Bu kafes üzerinde, geçmişimizin tüm izleri ve geleceğimizi oluşturmamızı sağlayacak frekanslar yer alıyor. Enerji dengelemesi, elektromanyetik alan üzerinde insandan insana etkileşimle gerçekleşiyor. Owo'da enerji dengeleyen, EMF ileri derece uygulayıcısı Piraye Barutçu sistemin ana hatlarını anlatıyor: "insanın enerji alanı, ışık ve enerji liflerinden oluşur. EMF, insanın elektromanyetik alanım, kozmozdan dünyaya gelen yeni enerjlerle uyumlu hale getirir. Böylece varlığımızın tüm sorumluluklarını yüklenmeyi öğreniriz."

Evrensel uyum kafesi

Alıcı masaj masasında yatarken uygulayıcı zarif hareketlerle bu tekniği uyguluyor. Hareketlerin çoğu, kişinin evrensel uyum kafesi içinde çalışmayı içeriyor. Bu kafes, insanın enerji anatomisini 70 cm. etrafından çevreliyor. Uygulayıcı seans sırasında yüksek sesle niyet belirtiyor. Bu niyetler alıcıyı kapsıyor ve onu güçlendiriyor. Evrensel enerjiyle uyum, alıcının içsel bilgeliği tara-fından belirleniyor. Her seans insanın enerji ana-tomisinde güçlü bir denge sağlayarak "kendini muktedir kılma" enerjisini canlandırıyor. Şimdilik dört aşaması üzerinde çalışılan, bu yıl sonuna kadar diğer sekiz aşaması da insanlığa bildirilecek olan EMF uygulaması sonucunda kişi kendi bilgeliğinin farkına varıyor ve hayatım kendi isteği doğrultusunda tümden değiştirecek deneyimler yaşamaya başlıyor.

Şifa Objeleri ve Etkileri

Kozmosta milyonlarca yıllık kadim tecrübesi bulunan dünya, insanlığın ruhsal, zihinsel ve bedensel olarak sağlıklı kalması için binlerce hediye sunuyor.

Hastalandığınız zaman da çareleri hazır. Taşlar, bitkiler, kokular ve yağlarla hazırlanan şifa yöntemleri kullanılmayı bekliyor.

Şifalı bitkiler

Güzellik ürünleri, masaj yağları, saç bakım kürleri, banyo kokuları, aromaterapi yağları, macunlar, distile sular, uzun yaşam iksirleri, düzenli ve bilinçli uygulanması halinde insan ömrünü yıllarca artıran gizemli formüller. Papatyalar, fesleğenler, lavantalar, kekikler... Dünyanın florasında tedavi amacıyla kullanılan 32 bin tane bitki var. Bunların 10 bini ülkemizre kayıt altında. Beş bin tanesi de araştırılıyor. Özellikle Kazdağı taraflarında daha adı bile konmamış bitkiler bulunuyor.


Bitkiler, tam da "şifalı" nitelemesini hak eder şekilde neredeyse hemen her tür hastalığa iyi geliyorlar. Sadece nerede hangi bitkiyi kullanacağınızı, bitkilerin birbirleriyle olumlu ya da olumsuz etkileşimlerini, yararları kadar tehlikelerini de bilmek kaydıyla. Ecem&Furkan Doğal Ürünler şirketinin sahibi Ayhan Ercan, bu alanda ülkemizin en yetkin isimlerinden biri. Binlerce yıldır uygulanan bitkilerle şifa yönteminin bu çağda yeniden popüler olmasına şaşırmayanlardan o. "Çevremizdeki bitkiler, modern tıbba yardımcı olarak tüm beyin rahatsızlıklarından alzheimer'a, yüz felcinden tıkalı beyin damarlarına, astımdan bronşite, zayıflamadan guatr'a, şeker hastalığından tansiyona, grip nezle gibi bağışıklık sisteminin düşük olması nedeniyle ortaya çıkan hastalıklardan romatizmaya, kanserin pek çok türünden tüm iltihaplı hastalıklara yardımcı ürünler" diyor. Bunlar tedavide ya da sağlıklı bir yaşam sürmede işe yarıyorlar. Çünkü yapısıyla oynanmamış, yaratıldığı gibi olan doğal ürünler, bedende toksik birikim yapmıyorlar.

Ayhan Ercan, insan sağlığı açısından en büyük düşmanlardan birinin tükettiğimiz tüm gıdalardaki yapaylık ve sentetiklik olduğunun altını iziyor. Dinleyelim: "Sağlığımıza en büyük tehlike, doğada bulunmayan ama yiyerek tükettiğimiz gıdalarla bedenimize giren ve burada diğer kimsayal katılmış gıdalarla reaksiyon sonucunda ortaya çıkan 'üçüncü maddeler'den geliyor. Bu nedenle rafine edilmiş tüm ürünler çok tehlikeli. Düşünsenize bu ürünler o gerekli olsalardı doğada bulunmazlar mıydı? Neden o kadar da pahalı olmayan doğal ürünleri tercih etmiyor; onları arayıp satın almıyoruz? Neden sürekli zehir yutuyoruz? Üstelik ülkemizde tüm mahallelerde doğal ürünler satan dükkanlar var. Eğer mahallenizdeki yıllardır tanıdığınız aktar değilse ya da bir doğal ürünler mağazasmdan doğal ürün almak isterseniz Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'yla Sağlık Bakanlığı'nin kayıt numaralarının bulunduğu ürünleri tercih etmeniz yeterli olur."

Ayhan Ercan, doktor reçetesine uymamanızı isteyen hiçbir öneriyi kabul etmemeniz gerektiğini belirterek; sağlığınızı riske atmamanızı da öneriyor. "Bitkilerin şifasından da yararlanın; pek çok farklı doğal ürünü deneyin, hangisinin size uygun olduğunu tecrübe edin, fayda görmeseniz bile zarar da görmezsiniz" diyor.

Ayhan Ercan ülkemizde şifalı bitkiler konusunda yazılmış olan kitaplar konusunda önemli uyarılarda bulunuyor. Akademik kariyeri olmayan, belli kurumlara bağlı çalışmayan, ciddi araştırmalar yapmayan kişilerin kitaplarına rağbet edilmemesi gerektiğim söylüyor. Halk dilinde yazıldığı için çok kişinin okuduğu bu kitaplarda pek çok yanlış bilgi bulunduğunu belirtiyor. Dört dönem Eczacılık Fakültesi dekanlığı yapmış, Türkiye'deki en büyük bitki bilimcilerden Prof. Dr. Turhan Baytop'un kitabı dışında bir kitabı maalesef öneremiyor; tıp ve eczacılık fakültelerinde okutulanlar hariç. Ama onların da dilini halk anlamıyor.

Tütsü Kültürü - Tütsünün Kültür Tarihi

Güzel bir koku duymak herkesi memnun eder, temizliğin en önemli unsurlarından biri de güzel kokmaktır. Güzel kokan bir eve her zaman gitmek istersiniz, güzel kokan insanların yanında bulunmak hoşunuza gider. Tütsüyü evimizde güzel bir hava yaratmak ve sigara kokusu gibi kokuları örtmek için kullanıyoruz. Çoğumuzun uzak doğudan geldiğini düşündüğümüz bu güzel kokulu çubukların tarihi aslında çok eskilere uzanıyor ve neredeyse tüm kültürlerin tarihlerinde mevcut. Yani insanlığın başlangıcı, güzel koku peşine düşme serüveninin de başlangıcı sayılabilir *.Hatta İncil ve Gılgamış Destanı’nda bile tütsünün adı geçiyor. Arabistan’dan Mısır’a gelen esanslarla ilk tütsülerin Mısırlılar tarafından yapılmış olabileceği tahmin ediliyor. Firavunlar da dini törenlerinde güzel bir koku yaymak için olduğu kadar kötü ruhları uzaklaştırmak için tütsüleri kullanıyorlardı. Ayrıca tedavi amaçlı da kullanıldığı biliniyor.
Babilliler ve İsrailliler de M.Ö. 5. Yüzyılda tütsüyü kötü ruhları uzaklaştırmak amacıyla kullanıyorlardı. Buradan Yunanistan, Roma ve Hindistan’a yayılan tütsü hala Hindular ve Budistler tarafından dini törenlerde ve festivallerde kullanılmaya devam ediyor*.
Japonların da Koh-Do dediği ve ruhani aydınlanmada büyük bir yer ayırdıkları tütsü, ABD’de ve tüm dünyada tanınmaya başlandıktan sonra bir popüler kültür öğesi haline geldi. İnsanlar tütsünün yaydığı rahatlatıcı koku dışında ruha da hitap ettiğini, huzur duygusu uyandırdığını düşünüyorlar. Bu yönden tütsü ilk kullanıldığı zamanlardaki ruhani özelliğini koruyor. Bir yandan da modern hayatın bir parçası olmuş durumda, yani artık ritüellerde değil de, işyerlerinde, evlerde, misafir ağırlarken vb. amaçlarla kullanılıyor. Hatta hiç yakmayıp evinin muhtelif yerlerine yerleştirenler de var. En popüler-beğenilen tütsü türleri (yani şu an ilk aklıma gelenler) sandal ağacı, hinditan cevizi, vanilya, paçuli, amber, yasemin, lavanta ve yılang yılang. Hepsinin kendine ait bir anlamı olduğuna inanılıyor*.



Kimisi tütsüleri çok seviyor, kimi de hiç haz etmiyor. Eski dinlerde tütsülerin kötü ruhlarına kovduğunda inanılırken, günümüzde tütsü yakmanın eve cin getireceğine inananlar da mevcut. Tabii ki çoğu konuda olduğu gibi bir şeyin nasıl olduğuna inanırsanız o, inandığınız şeydir. İsterseniz sıradan bir çubuk, güzel bir koku, isterseniz bir meditasyon aracı, şans getiren, şeytan kovucu, ya da tam tersi bir şeytanlık aracı.

7 Haziran 2010 Pazartesi

Bağırsak Gazı, Bağırsak gazı nasıl giderilir, Bağırsak gazı tedavisi

Bağırsak Gazı, Bağırsak gazı nasıl giderilir, Bağırsak gazı tedavisi ve bitkisel yöntemler



Herkesin kalın barsağında gaz üretilir. Aslında, barsak gazlarının çoğu kalın barsakta oluşur. Gaz genellikle dışkı yaparken atılır. Bununla birlikte, bazı kişilerde oluşan aşırı miktardaki gaz, bütün gün rahatsızlık yaratır.


Barsak Gazının Bileşimi
Barsak gazı başlıca beş maddeden oluşur: Oksijen, azot, karbondioksit ve metan. Kötü koku genellikle bileşimde daha az miktarlarda bulunan hidrojen sülfid ve amonyak gibi diğer maddelerden kaynaklanır.
Azot ve oksijen soluduğumuz havada bulunur ve hava yutulduğunda barsak gazının içinde bulunabilirler. Karbondioksitin bir bölümü ince barsakta üretilir. Hidrojen, karbondioksit ve birçok kişide metan, ince barsakta sindirilmemiş ve emilmemiş karbonhidratların, kalın barsaktaki bakteriler tarafından fermantasyonuyla oluşur.
Barsak Gazına Neden Olan Gıdalar
Aşırı gaz oluşmasına neden olabilecek gıdalar arasında nohut ve fasulye, buğday, yulaf, kepek, lahana, mısır ve şalgam bulunmaktadır. Bir sindirim enzimi olan laktoz yetersizliği olanlarda süt ürünleri de sorun yaratabilir. Fazla lifli gıdalarla beslenme ve hacim oluşturucu müshillerin kullanımı da aşırı miktarda barsak gazına yol açabilir.
Önlemler
Bazen, aşırı miktardaki gaz sindirim sistemindeki bir hastalıktan kaynaklanabilir; hastalık tedavi edildiğinde, çoğu kez gaz da azalacaktır. Ancak çoğu durumda, gazın kaynağı bir hastalık değildir.
Çok can sıkıcı olabilse de, aşırı barsak gazı önemli bir durum değildir. Bazı insanlar belirli “gaz yapan” gıdaları, özellikle fasulye ve süt yemekten kaçınarak bu durumun düzeldiğini keşfederler.
Yutulmuş Hava
Yutulan hava barsak gazlarının küçük bir bölümünü oluşturur. Diğer taraftan, midenizde hissettiğiniz şişkinlik genellikle yutulan havanın sonucudur. Hava, yiyecek ve içeceklerle birlikte ya da başka nedenlerle yutulabilir. Çok hızlı yemek ya da sakız çiğnemek soruna katkıda bulunabilir. Geğirme ve karnın üst bölümündeki basınç hissi yutulmuş havanın bir sonucu olabilir. Hava yuttuğunuzun farkına varmayabilirsiniz. Gazlı içecekler midede karbondioksit açığa çıkararak gaz oluşmasına yol açabilir.






Yutulan havanın bir bölümü gıdalarla yasamoyunu.net birlikte ince barsağın içinde ilerler. Bu havanın bir kısmı vücut sıvılarında çözünür ve sonuçta akciğerler yoluyla atılır
Mide-bağırsak gazı insanlar için farklı anlamlar taşır. Bazı hastalar yemeklerden sonra aşırı şişkinlik şeklinde gazı tanımlarken, kimisi geğirme veya rektumdan (bağırsaklar yolu ile) fazlaca gaz dışarı atmaktan yakınırlar yada aynı anda bunların her biri bulunabilir. Bu şikayetlerle baş etmek için mide-bağırsak sisteminin normalde nasıl çalıştığını bilmek gereklidir: Her seferinde bir gıda, hatta ağızdaki tükürük yutulduğunda birlikte bir miktar da hava yutularak mideye ulaşmaktadır. Gıdalar midede daha küçük parçalara ayrılırlar ve midenin boşalması ile ince bağırsaklara geçerler. Mide boşalma zamanı 2-4 saat kadardır. İnce bağırsaklar küçük kasılma hareketleri ile bu gıda parçalarını aşağıya doğru taşırlar. Burada yiyeceklerin içindeki kaloriler, mineraller ve vitaminler kana geçerler. Sindirilmeyen sıvı ve gıda artıkları ise kalın bağırsaklara (Kolon) ulaşır, burada sıvı artıklar içindeki su kısmının büyük bölümü yeniden emilerek kana verilir ve kalan kısım ise dışkıyı oluşturur. Bu işlemler sırasındaki her hangi bir bölümde gazın oluşması söz konusu olabilir. Aşağıdaki basit diyet ve yaşam tarzı değişikliklerini uygulamak mide bağırsak sisteminde gaz oluşumunu ve buna bağlı sıkıntıları azaltacaktır.
GIDALARLA İLGİLİ TEDBİRLER:
Gazı azaltmak amacı ile uygulanacak diyetlerde yeterince kalori, vitamin ve mineral bulunmaktadır.. Ancak yinede bu gazsız diyet uygulandığında başlangıçta bir multivitamin/mineral hapının kullanılması yerinde olur. Geğirme:Hemen herkes zaman zaman geğirir, bu sıklıkla yemeklerden sonra ortaya çıkar. Ancak bazı insanlar bunu sıkça yaparlar ve bu hal kendileri ve çevresindekiler için rahatsız edici bir hal alır. Geğirme basit olarak yutularak mideye ulaşan havanın dışarı atılmasıdır.



Hangi Hastalığa Hangi YiyecekMidenin kendisinin gaz yapma yada yaratma kabiliyeti yoktur. Her sefer yutulan gıdalarla yada tükürükle bir miktar da hava fark edilmeden yutulmaktadır. Bir insan ne kadar çok yutkunursa mideye giren hava miktarı da o kadar çok olacaktır. Bazı insanlar adeta “hava yutucu” dur, çünkü sıklıkla tükürüklerini ve bununla birlikte de hava yutarlar. Geğirme nadiren önemli bir problem teşkil eder. Zaman zaman bu durum bazı ilaçlarla tedavi edilir. Pek çok vakada ise hastalar geğirmelerini onu ortaya çıkaran nedenleri anlayarak kolayca kontrol edebilirler.
ŞİŞKİNLİK:
Henüz tam olarak bilmediğimiz bazı nedenlerle karın şişliği kadınlarda daha sık olmakta ve yemeklerden sonra ortaya çıkmaktadır. Bu durum daha çok mide ve ince bağırsakların üst kısımlarının yeterince çalışmaması ile meydana gelir. Karın kaslarının gevşek olması da negatif yönde katkıda bulunur. Bu durumda mide ve bağırsak hareketlerini arttırmak sureti ile içindeki gıdaların aşağıya doğru hareketlenmesi için bazı ilaçlar kullanılır. Şişkinlik hissi, sıklıkla İrritabl Barsak Sendromu (Spastik Kolon Sendromu) adı ile bilinen ve bağırsakların düzensiz hareketi ve spazmı ile karakterize bir hastalığın parçası da olabilir. Stres ve endişe bazı insanlarda şikayetlerin artmasına neden olmaktadır. Şişkinlik ayrıca “Gastroparazi” denilen, mide boşalmasının gecikmesine yol açan bir duruma da bağlı olabilir. Doktorunuz nedenlerin aydınlatılması için röntgen filmleri ve Endoskopik tetkikler planlayabilir. Endoskopi (Gastroskopi) ışıklı bir ince kamera vasıtası ile midenin içinin gözle görülerek incelenmesidir. Bunların dışında şişkinlik oluşturabilecek “malabsorbsiyon” (bağırsakların emilim bozukluğu ile karakterli bir hastalık) hastalığı veya bazı tipteki bağırsak ameliyatlarını geçirmiş bulunmak- ki bu hallerde fazla miktarda gaz oluşur-sayılabilir. Bu hastalıkların doktor tarafından tedavi edilmesi gereklidir. Bazı gıdaların etkisi yada çok hızlı yemek yeme alışkanlığı şişkinlik nedeni olabilir, bu nedenle bunlardan kaçınılmalıdır. Şişkinlik hissi can sıkıcı olmasına karşılık genellikle ciddi bir probleme yol açmaz. Diyetteki ve yaşam şeklindeki bazı küçük değişikliklerle tedavi edilebilir.
REKTAL GAZ
Kalın bağırsaklarda normalde yüzlerce değişik bakteri yaşamaktadır. Bu bakteriler kalınbağırsakta insana zarar vermeden, bazı sağlığa yararlı işler yapmaktadırlar. Bu bakteriler yediğimiz sindirilemeyen gıdalarla beslenmektedir. Bazı gıdalar bazı bakterilerin daha çok bulunmasına neden olurlar. Bu bakterilerin bir bölümü ” gaz yapıcı” bakteri olarak bilinirler. Daha çok bu tipteki bakterilerin hidrojen ve metan gazı oluşturdukları bilinmektedir. Kalın bağırsaklar yolu ile dışarı atılan gazların % 80-90 ını kalın bağırsakta yaşayan bu bakteriler oluşturmaktadır. Gaz yapan bu bakteriler bazı karbohidratlarla (şeker) beslenirler. Dolayısı ile karbohidratlar diyetten çıkarılırsa (şekersiz diet) rektal gaz genellikle belirgin olarak azalmaktadır. Bu tip gıdalara karşı bireysel farklılıklarda mevcuttur. Örneğin aynı miktarda şekerli gıda tüketen iki kişiden birisinde fazla miktarda bağırsak gazı olurken diğerinde daha az oluşabilir.
BAĞIRSAK GAZLARINI GİDERİCİ DİYET DENENMESİ
Doktorunuz aşırı gaz oluşmasına neden olabilecek önemli bir tıbbi neden saptamadı ise bu diet; şikayetlerinize neden olabilecek gıdaların saptanması ve onların diyetinizden uzaklaştırılması için kullanılabilir. Gaz oluşturulabilecek gıdalar için listeye bakınız. Bu deneme diyeti iki şekilde kullanılabilir. a-Normalde her zamanki gibi yeme alışkanlığınızı sürdürünüz ancak bir hafta için bir kategorideki gaz yapıcı gıdaları diyetinizden çıkarınız. Eğer gaz oluşumunda azalma olmaz ise; bu gıdayı yeniden diyetinize dahil ediniz ve bir diğer kategorideki gıdayı bir hafta için diyetinizden çıkarınız. Bu denemeye oluşan gaz miktarı sizi rahatsız etmeyecek düzeye gelinceye kadar devam ediniz. b-Gaz oluşturan bütün kategorideki gıdaları 3-4 gün için KESİN bir şekilde diyetinizden çıkarınız. Ve sonra her seferinde yalnızca bir grup gıdayı diyetinize ilave ediniz. Bu gıda grubunu 3-4 gün deneyiniz. Eğer bu seçim bir problem yaratmıyorsa bu gıda grubunu diyette muhafaza ediniz. Eğer ciddi oranda gaz oluşuyorsa bu grubu dietten çıkarıp bir diğerini deneyiniz. Böylece tüm gıda grupları denenerek gaz oluşturanlar saptanıp bu tür gıdaların tüketilmesinden kaçınılarak gaz sorunu azaltılabilir.
HANGİ GIDALAR EN ÇOK GAZ YARATIR?
Bu konu ile ilgili bilimsel araştırma sonucu fazla değil, ancak tecrübeler baklagiller (hemen her türü) , süt ve süt ürünlerinin en yoğun barsak gazı oluşturan gıdalar olduğunu göstermektedir. Diğer gıdalar arasında ise: soğan, kereviz, havuç, kuru üzüm, kayısı, erik suyu, buğdaydan elde edilen gıdalar, brüksel lahanası, lahana , kabak sayılmaktadır. Bu türdeki gıdaların tamamı ile diyetten uzaklaştırılması şart değildir. Bazen küçük miktarların rahat tolere edilebildiği görülmüştür. Örneğin günde 3 bardak kadar süt yada süt ürününün tüketilmesi ciddi boyutta gaz yakınmasına neden olurken 1 bardak kadar tüketilen miktarda sorun yaşanmamaktadır. Pek çok insan diyete lif-posa ilavesinin gazı arttırdığını ifade etmektedir. Bu durum yapılacak ilavenin yavaş yavaş yapılması ile engellenebilir.
GEĞİRMEYİ AZALTMANIN İP UÇLARI:
Mide-bağırsak gazlarını azaltmak için, istemli olarak 1-Hava yutucular hava yuttukları sayıyı azaltmak üzere konsantre olmalı 2-Puro, sigara, pipo içilmesi, ciklet çiğnenmesi ve akide şekeri gibi sert şekerlerin tüketilmesinden kaçınılmalı, pipetle sıvı içmekten kaçınılmalı, dar ağızlı şişelerden sıvı içmekten kaçınılmalı, ağza tam oturmayan takma dişler kullanılmamalı. 3-Gazlı içeceklerin tüketilmesinden (kola, gazoz, tonik, gibi karbonatlı içecekler), efervesan (suda köpürerek eritilen) ilaçların kullanımından, soda, maden suyu gibi gazlı içeceklerden uzak durulmalı. 4-Yemekler yavaş yenilmeli. Büyük lokmalarla yutmak birlikte büyük miktarda hava yutmanıza neden olmaktadır.
GAZ OLUŞUMUNU ARTTIRAN GIDALAR
Baklagiller: Bakla, fasulye özellikle kuru fasulye,soya fasulyesi,bezelyeSüt ve süt ürünleri: Süt, dondurma ve peynirSebzeler:Kabak, turplar, soğanlar,brokkoli, lahana türleri, karnabahar, salatalık, kuşkonmaz.Kök sebzeler: Patates, şalgam, Meyveler: Erik, kayısı, elma, muz, kuru üzümHububat: Buğdaydan elde edilen tüm gıdalarYağlı gıdalar:kızartılmış gıdalar, yağlı yiyecekler, kremalı, soslu gıdalar Sıvı gıdalar::karbonatlı içecekler, ve toz içecekler
Bağırsak gazı için şifalı bitkiler
Bağırsak gazı
MELİSSA
Beyin, kalp, rahim ve sindirim sistemi üzerinde koruyucu-kuvvetlendirici, spazm çözücü, ruhsal ve fiziksel sakinleştirici, hazmı ko*laylaştırıcı, bağırsak gazlarını giderici, terlemeyi önleyici, bağırsak parazitlerini düşürücü.
ANASON
Aromatik/hoş kokulu, stomaşik/ mideyi kuvvetlendirici, antiflatulan/gaz giderici, mukolitik/balgam söktürücü, karminatif/ sindirim yardımcısı, emziklilerde laktiferöz/ süt artırıcı.
Mide-bağırsak gazı, hazımsızlık, sinirsel kusma, astım, bronşit, kalp çarpıntısı, karın ağrısı, hamilelik kusmaları, regl sancıları, anne sütü azlığı.
MEYAN
Bronş ve yemek borusu spazmlarını giderici, balgam söktürücü, iltihap dağıtıcı, alerji geçirici, göğüs ağrılarını dindirici, hazmettirici, mide ülserini önleyici ve tedavi edici, idrar söktürücü, iç temizleyici, serinletici, böbrek üstü bezlerini koruyucu, kadınlarda yumurtlamaya yardımcı, interferon yapımını uyarıcı, sirozdan koruyucu, lokal yara kapatıcı.
Sinirsel öksürük, bronşit, kabızlık, enterit, gastrit, onikiparmak bağırsağı ülseri, dispepsi, bağırsak gazlarından dolayı karın şişliği, bağırsak spazmı. Haricen: Akut/ kronik ağız ve mukozası hastalıkları, göz/gözkapağı hastalıkları.
ZENCEFIL
Vücudu ısıtıcı, terletici, toksinleri atıcı, kalbi güçlendirici, kan dolaşımını düzenleyici, baş ağrılarını giderici, sindirimi düzeltici, arterlerdeki pıhtılaşmayı önleyici, kan şekerini düşürücü, kolesterolü düşürücü, besin zehirlenmesini önleyici, mide bulantısını ve kusmayı önleyici, antioksidan (içine katıldığı besinlerin absorbsiyonuna yardımcı).
Yüksek kolesterol, kan dolaşımı bozuklukları, mide, dalak, akciğer rahatsızlıkları; soğuk algınlığı, bronşit, öksürük, grip, mide-bağırsak gazı, baş dönmesi, sabah halsizliği, araç tutması, el-ayak üşümesi.
HAVLICAN
Aperetif/iştah açıcı, antiflatuları/ mide – bağırsak gazı giderici, diüretik/idrar söktürücü.
KEKİK
Diüretik/idrar söktürücü, antispazmodik/ spazm giderici, sedatif/ sakinleştirici, ekspek-toran/balgam söktürücü, digestif/hazmı kolaylaş-tırıcı, antiflatulan/ bağırsak gazlarını giderici, sekretegog/salgı bezlerim çalıştırıcı, kolagog /safra akışını düzenleyici, antibakteryel/mikropların yaşa-masını engelleyici, dezenfektan/mikrop öldürücü, antihelmintik/bağırsak kurtlarını düşürücü.
ADA ÇAYI
Mide ve bağırsak gazlarını giderir. Midebulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Boğaz,bademcik ve diş enerinin iltihaplarım giderir. Göğsü yumuşatır. Astımdaki sıkıntıları geçirir, idrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa zindelik verir. Antiseptik (mikrop öldürücü) dür. Ağız ve boğaz iltihaplarında suya karıştırılıp gargara yapılarak kullanılır.
Mide bağırsak gazı nasıl oluşur
PAPATYA YAĞI :
Ateşi düşürür. Ağrıları giderir. Spazm çözer. Terletir.
Sinirleri yatıştırır.Bağırsak gazlarını giderir.Vücuda rahatlık verir. Boğaz – bademcik ve diş etlerinin iltihabım giderir. Bel ve baş ağrılarını geçirir. Mikropları öldürür.
ADAÇAYI
İştah açıcı, sindirim yardımcısı, kan temizleyici, gaz giderici, iltihap giderici, şeker hastalığını iyileştirici, yorgunluk ve stres giderici.
Gece terlemeleri, fazla terleme, el titremesi, kramplar, boğaz-bademcik, diş iltihapları, balgam, mide-bağırsak gazları, anjin, faranjit, astım, damar sertliği, felç, bedensel ve ruhsal bitkinlik, anne sütünün azalması, adet düzensizlikleri, menopoz dönemindeki sıkıntılar.

6 Haziran 2010 Pazar

Altın Oran Nedir ? Güzelliğin Altın Oranı

ALTIN ORAN NEDİR?

Estetik güzelliği, güzellik ise mükemmelliği çağrıştırır. Güzelliğin aslı, fiziksel olmaktan öte içsel ve duygusal özelliklerden oluşur. Kendimizde ki ve ruhumuzda ki huzur daha mutlu ve güzel hissetmemizi sağlamasına rağmen güzelliğin diğer noktası karşımızda ki insanın dikkatini çekmek, saygı, hayranlık uyandırmak ve etkilemek için göz ardı edilemeyecek bir güce sahiptir.






Güzellik zamana göre değişen ve hepimizi etkileyen bir kavramdır. Ölçülemeyen ve sabit olmayan bir kavram olmasına rağmen bunun bir formülasyonu vardır. Biz bu etkileyici formülasyona �Altın Oran� diyoruz. Leonardo Da Vinci eserlerinin ve tablolarının birçoğunda bu formulasyonu uyguladığı için �Da Vinci� yöntemi diye anılır.



Altın Oran; uzun kenarın kısa kenara bölünmesinden çıkan 1,618 sayısı yani pi (π) sayısıdır. Bu bir hayal gücünün ürünü değil, doğanın denge yasalarının bir uyumudur.

Fibanucci sayı dizisinde ki oranlarda hep belirli bir sıradan sonra nerde ise aynıdır.

Leonardo Da Vinci �Mona Lisa�, �The Annunciation� isimli tablolarında ve Corbasior tasarımlarını yaparken bu oranlara uymuştur.

İdeal insan bedenin deki altın oran ( unutulmaması gereken bir hatırlatma bu oran herkes de olmak durumunda değildir.)

· İnsan boyunun uzunluğu, göbek ile ayak arası uzunluğa oranı

· Parmak ucu-dirsek arası/el bileği-dirsek arası oranı

· Omuz hizası-başucu/kafa boyu oranı

· Göbek-başucu/ omuz-başucu oranı

· Göbek-diz/diz-ayakucu oranı 1,618 çıkmalıdır.



Diş hekimliğinde önemli olan insan yüzünde ki ve dişlerde ki altın oranlar;

· Yüzün boyunun/yüzün genişliğine oranı

· Üst dudak-kaşların birleşim yeri arası/burun boyuna oranı

· Ağız boyunun/ burun genişliğine oranı

· Burun genişliğinin/burun delikleri arasına oranı

· Göz bebekleri arasının/kaşlar arasına oranı

· Ön iki dişin enleri toplamının/boylarına oranı

Her hasta için tüm bunlar göz önünde bulundurularak uygun tedavi planlanır, şekillendirme yapılır ve uygulanır.
Güzelliğin Altın Oranı

“Altın Oran” teknolojide, tedavide, bilimde ve hayatın diğer birçok alanında kullanılabilir mi? Şeklin ötesinde, herbir bilgi sisteminin mantık yapılarına uyarlanabilir mi?

Otomotiv sanayinde kullanılmaya çalışıldığı ortadadır ama bu “Güzelliğin Altın Oranı” hayatımızın ve tüm yapıların içerisine yayılamaz mı? Tarihe baktığımızda sanat ve mimaride kullanıldığını görüyoruz. Matematiğin bu güzellikler oranı hayatımızın her alanını güzelliklerle donatmaya hazır görünüyor.

İnsanoğlu tarihinde de bugün olduğu gibi hep bir şeyleri merak etmiştir. Akla gelen sorulardan bir tanesi de “parça ile bütünü arasındaki en hoş uyum nasıl sağlanabilir?” sorusudur. Örneğin: bir doğru nasıl bölünmeli ki ortaya çıkan iki parça her durumda birbiri ile özel bir oranda olsun. “Doğru parçası” bir çok şekilde ikiye ayrılabilir. Hangi ayrımda bu özel oran bulunabilir ve bu oran acaba dünyamıza ve vücutlarımıza ne kadar hakim?

PHI (Altın Oran); Φ = CB / AC = AB / CB = 1.618034 = 1+√5 / 2

Peki bu oran niçin bu kadar önemli? Çünkü başta vücudumuz olmak üzere bir çok yerde karşımıza çıkıyor ve bizim hoşlanma duygumuzu yönetiyor. Göze en hoş gelen uyumdur altın oran. Göz nizamının oranıdır. Parçaların ve bütünlerin ahenk şeklinde oluşudur. Altın oran bizim ve dünyamızın güzelliğinin matematiksel karşılığıdır. Altın oran bir güzellik oranıdır.

Tarihe baktığımızda ilk olarak ünlü mısır piramidi “keops”ta bu oranı görüyoruz. Piramitlerde “PI” oranı ile birlikte “PHI” yani altın oranı da görüyoruz. Euclid “elementler” tezinde bir doğrunun 0,618 oranında bölündüğü takdirde önemli bir ayırma yapılabileceğinden bahsetmektedir. Parthenon Tapınağında ise altın oran kendisini yunan mimarisinde açıkça gösterir. Matematikte ilk olarak İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci kendi adıyla anılan “Fibonacci serisinde” bu oranı keşfetmiştir. Leonardo Da Vinci “beş platonik cisim” adlı resimlerinde bu oranı göstermiş ve “Son Akşam Yemeği” adlı ünlü tablosunda İsa ve havarilerinin oturduğu yemek masasının boyutlarında ve arka duvar ve pencerelerde bu oranı kullanmıştır.”Mona Lisa” tablosunun boyunun enine oranı altın oranı verir. “Aziz Jerome” tablosunda yine Da Vinci boy - en oranında altın oranı kullanmıştır. Picasso da yine bu oranı kullananlardandır.Rönesans sanatçıları bu oranı biliyor ve eserlerinde denge ve güzelliğin oluşumu için kullanıyorlardı. Roger Penrose, imkansız olduğu düşünülen “yüzeylerin beşli simetriye göre katlanmasını” bu oran sayesinde bulabilmiştir. Ünlü mimarımız “Mimar Sinan” da bu oranı bir çok eserinde kullanmıştır. Özellikle “Süleymaniye” ve “Selimiye” camilerinin minarelerinde bu oran görülmektedir.

Soru şudur: Eğer bir çift tavşan her ay yeni bir çift tavşan doğurursa ve her yeni tavşan çifti kendi doğumlarından iki ay sonra yavrulamaya başlarsa, bir çift tavşandan bir yılda kaç çift tavşan üretilebilir? Tabi tavşanların aynı cins olup olmaması yada bazı tavşanların ölmesi yada vahşi hayvanlar tarafından yenmeleri gibi ihtimalleri yok sayıyoruz. Bu sorunun matematiksel açılımı bize şu seriyi verir: 1,1,2,3,5,8,13,21,34,55,89,144 Bu serinin ifadesi ise şöyledir: İlk ikisi dışında her sayı kendisinden önce gelen iki sayının toplamından oluşur. Bu dizi sonsuza dek bu şekilde sürdürülebilir. T1 , T2 , T3 , T4 , T5 , T6 , T7,…….Tn. ( T = Tavşan ) Tn kendinden önce gelen Tn-2 ve Tn-1 sayılarının toplamıdır. Böylece sonsuz bir sayı dizisi tanımlayabiliriz. Tn= (Tn-1) + (Tn-2) Bu formülle tanımlanan tüm n’ler de sonsuza gidilebilir. T1 ve T2 nin 1 olduğunu göz ardı etmeden tabi.

Serideki oranlara baktığımızda ise:

1) 1.000000
2) 0.500000
3) 0.666666
4) 0.600000
5) 0.625000
6) 0.615385
7) 0.619048
0.617647
9) 0.618182
10) 0.617978
11) 0.618056
12) 0.618026
13) 0.618037
14) 0.618033
15) 0.618034 = Φ ( Altın Oran )
16) 0.618034 = Φ ( Altın Oran )

Altın orana ulaşırız.

Fibonacci sayıları niçin ilgi çekicidir? Sayı dizisi doğada bir çok yerde karşımıza çıkar. Bitkilerin dal ve yaprak serilerinden hayvanların vücutlarındaki oranlara kadar. Papatyalarda bu yaprak sayılarında görünür. Papatya taç yaprak sayısı: 21, 34, 55 ve 89dur. Bunlarda yine Fibonacci serisidir.

Çember üzerinde OC yarıçapı 1 kabul edildiğinde ve FCOG karesi oluşturulduğunda ve FC kenarının orta noktasına olan T den GO kenarına bir dikme inip oluşan TCAO dikdörtgeninin köşegenini (AC) bir ikizkenar üçgenin (ABC) kenarlarından biri olduğunu kabul ettiğimizde OB kenarı bize Altın Oranı verir. OCB açısı 31"43' ve OBC açısıda 58"17' olarak bulunur.

Yine çember üzerinde yandaki gibi bir üçgen oluşturulduğunda bu sefer hipotenüs 1 kabul edilir ve ED uzunluğu (0.618034) OD kenar uzunluğuna (0.78615) bölünürse sonuç OD kenarının uzunluğuna (0.78615) eşit çıkmaktadır. OD kenar uzunluğu 4 ile çarpıldığında ise 3,1446 olur ki bu Pİ sayısına çok yakındır. 38"10' açıya sahip bir dik üçgenin Pİ oranı ile Altın Oranın çok özel ve ilginç bir bütünleşmesidir.

Büyük Piramit

Kadim mısır uygarlığı bu oranları nereden biliyordu? Keops piramidi 38"10' lık bir üçgeni oluşturacak biçimde inşa edilmiştir. Yüzey eğimi 51"50' lık bir açıdır. Piramidin gerçek ölçüleri şunlardır: AB=146.6088m BC=115.1839m AC=186.3852m’dir. BC kenar uzunluğunun yarısıdır. Çevre uzunluğu BC x 8 dir. 0.618034 x 8 = 4.9443 Piramidin yüksekliği 0.78615 in bir çemberin yarıçapı olduğu kabul edildiğinde bu çemberin uzunluğu (çevresi) yine 4.9443 olacaktır. Şu sonuca varılır: Büyük Piramit, yatay düzlemde sahip olduğu çevre uzunluğunun aynısına düşey düzlemde daire olarak ta sahiptir.

İnsan Vücudu

Göbek ile ayak arasındaki uzaklık 1 birim kabul edilirse insanın boyu 1,618 e denk gelir.

Parmak ucu-dirsek arası / El bileği-dirsek arası,

Omuz hizasından baş ucuna olan mesafe / Kafa boyu,
Göbek-baş ucu arası mesafe / Omuz hizasından baş ucuna olan mesafe,
Göbek-diz arası / Diz-ayak ucu arası. Oranları yine Altın Oranı verir.


Ellerimizde de yine aynı oran karşımıza çıkar. 2 elimizin 3er bölümden oluşan parmakları ve her bir elimizde 5 parmağımız vardır. Sadece 8 parmağımızda üçer boğum vardır. 2 – 3 – 5 – 8 dizilimi Fibonacci dizilimine uygundur.

DNA moleküllerimizde de bu oran vardır. DNA molekülü iç içe 2 sarmaldan oluşur ve bu sarmalların uzunluğu 34 angström ve genişliği 21 angström’dür. 21 ve 34 sayıları ardışık Fibonacci sayılarıdır.



İnsan kafasını incelediğimizde bir altın dikdörtgenin içerisinde olduğu görülür. Kulaklar arası mesafe, gözle üst dudak arası mesafe, burnun altı ile çene arasındaki mesafe bu orandadır. Bu şüphesiz mili metrik bir yaklaşım değildir ama bu orana yaklaşıldıkça insanların daha güzel ve yakışıklı bulunduğunu söyleyebiliriz.

Altın Dikdörtgen

Orana göre çizilmiş bu dikdörtgen ile parmaklarımız arasında bir benzerlik bulunmaktadır.

Bitkiler

Ayçiçeğinde saat yönünde 55 ve zıt yönde 89 ayçekirdeği bulunur.

89 / 55 = 1,618

Papatyalar Fibonacci serisi üzere gelişir.

Çam kozalağında, kozalağın altındaki ve üstündeki sabit noktalar arasında bir spiral vardır. Bu spiralin eğrilik açısı Altın Oran’dır.

Tütün bitkisinin yapraklarının dizilişindeki eğriliğin tanjantı Altın Oranı verir.

Aynı biçimde eğrelti otlarında da bu oran göze çarpmaktadır.

Hayvanlar

Deniz kabuklarındaki eğriliğin (spiral) tanjantı yine Altın Oranı verir. Salyangoz kabuğu eğer bir düzleme aktarılırsa bu düzlem altın dikdörtgeni oluşturur.

Uzay

Bilim adamlarının ulaştığı sonuca göre evrenin şekli bir dodecahedrondur (12 yüzü eşkenar beşgenlerden ) Buda bize evrenin şeklinde de PHI sayısının yani Altın Oranın olduğunu gösterir.

Parthenon Tapınağı

Sonuç: Kuşkusuz örnekler bunlarla sınırlı değildir. Hayvanlar aleminde, bitkiler aleminde ve insan vücudunun kendisinde ve uzayın derinliklerinde, spiral galaksilerin içeriğinde bile bu oran vardır ve bilinmektedir. Her şeyin en temel oranı ve mutlak sabit olarak ta görülmemelidir Altın Oran. Önemli ve bir çok yerde karşımıza çıkan bir orandır. İnsan yapısı olmayan ve yine insanlar tarafından güzel olarak değerlendirilen çoğu yapıda bulunur. İnsanlarında kendi üretimlerinde doğa ile tam bir uyum sergilemesi ve doğadan aldığı güzelliği yine doğanın güzelliğin içine yerleştirdiği matematik ile mümkündür. Matematik güzeldir. Matematik insanın ruhunun güzelliğinin sayısal ifadesidir. Matematik çok güzeldir.


Çatlak Tedavisi - Vücutda Oluşan Çatlaklar için Etkili Kür

Vücutta oluşan çatlakları tedavi etmek için (yaklaşık 1 sene ):




Medicassol.................sabah
Acnelyse Krem..........akşam
Evigen Ampul............haftada 2-3 defa

Düzenli Uygulama sonrası çatlakların önemli ökçüde giderildiğine tanıklık edeceksiniz

İçimizdeki Güç Reiki

İÇİMİZDEKİ GÜÇ
REİKİ


Uzakdoğu Şifa Yöntemi olarak anılan Reiki yi tanımlamak tan kaçınmış, Yaşam Biçimi olarak algıladığımı paylaşmıştım.
Reiki (yaşam enerjisi) diğer şifa yöntemlerinden ayrı değildir hepsini içinde barındırır. Reiki yapmanın amacı, iyileşmek ve iyileştirmeye yardımcı olmaktır. Hedefimiz, gerçekte kim olduğumuzu bilmek, gerçeklik içinde mutlu ve huzurlu yaşamaktır.

Reiki için kaynakların verdiği metodolojik bilgileri akış için de bulacaksınız.
Reikinin bu kadar olmadığını yol aldıkça farkedecek, anlamaya başlıyacak ve kendi deneyimlerinizle tanımınızı siz yapacaksınız.

Bu anlam da benim tanımım; Reiki elle, gözle, söz ve davranışlarımızla, duygu ve düşüncelerimizle, yaşam içindeki duruşumuzla gerçekleşen bir şifa gücüdür.



Şifa ancak, gerçek senin kişiliğin sevginin renkleriyle boyandığında gerçekleşir.
Şifa ancak, Tüm kavgalara son verdiğin, korkunun gölgesini aydınlanmanın ışığıyla yok ettiğin de gerçekleşir.
Şifa gücünü tanımladığın zaman göremezsin, ancak seninle bir araya geldiğinde tanımlıyabilirsin.
Varoluşumuzla DNA larımıza kodlanan Reiiki enerjisine açık hale geldiğimiz de o bizim için işler...

İnsan içselleştiremediği hiç bir olguya uyumlanamaz. Bir çok teknik öğrenip yol almaya yönelsek de zoraki bir yolculuk olur bu.

Daha önce, uyumlama yapıp yapmadığımı soran bir arkadaşıma ''Hayır'' demiştim. Reikiyi öğrenmek isteyen sayısız öğrencim den çok az sayı da kişiye uyumlama verdim. Sanırım yukar da verilen kısa bilgiler nedenini vurgulamıştır. Reiki nin amacına ters olduğunu bildiğim den kazanç kaygım hiç olmadı.

Ve karşıma çıkan vermeme olanak sağlayan herşeye teşşekkür içindeyim.

Siz de eğer ilgi duyuyorsanız; Yolculuğu başlatan siz. yardımcınız reiki olacaktır. Yola çıktığınız andan itibaren Reiki nin anlamını anlıyacaksınız. Reiki yi anlamaya çalışırken bakmamız gereken ilk yer; olumsuz duygu ve düşünce kalıplarımız, yanılgılarımız olacaktır. Hasta yanlarımız.
Bu anlam; İçimiz deki Güç tür.